NANOTEKNOLOJİ

Nanoteknoloji de tıpkı üç boyutlu yazıcılar gibi çoktan hayatımıza girmiş bir olgu. Hatta şuan ülkemizde lisans düzeyinde nanoteknoloji mühendisliği eğitimi veren üniversiteler dahi var. Maddenin atomik, moleküler ve supramoleküler düzeyde kontrolü olarak tanımlanan nanoteknolojiyi biz daha ziyade kullanım alanları ile biliyoruz.

İlk olarak 1974’te Tokyo Üniversitesinde yapılan çalışmalar ile başlayan serüven şuan mühendislik, uzay, biyoloji, kimya gibi birçok bilim dalında temel ilgi alanlarından birisi oldu. Nanoteknoloji savunma, güvenlik, ulaşım, enerji, iletişim, sağlık gibi birçok sektörü etkilemektedir.

Nanoteknoloji

Nanoteknoloji

Enerji sektöründe nanoteknolojik uygulamalar sayesinde benzin üretiminde verimin artırılması, daha düşük dirençli elektrik tellerinin üretilmesi, daha verimli güneş panelleri üretiminin sağlanması, daha hafif ve daha hızlı şarj olabilen pillerin üretimi mümkün olacaktır.

Nanoteknolojinin tıp alanında kullanılması ile hastalıkların sebebi ve tedavisi için daha derin analizler yapılabilir. Bu teknoloji sayesinde hastalıklar atomik ve moleküler düzeyde incelenebilecek. Nanoteknoloji sayesinde üretilecek olan nano boyuttaki robotlar ile vücut içerisindeki hasarlı organlar onarılabilecek, damar tıkanıklıkları giderilebilecek hatta vücuttaki bulgular anlık olarak raporlanabilecek. Ayrıca ilaç sektöründe de kullanılan nanopartiküller sayesinde ilacı doğrudan istediğimiz hedefe gönderebilmemiz mümkün.

Malzeme biliminde kullanılan nanoteknoloji ise çığır açacak buluşlara imza atmaya aday görünüyor. Çünkü daha hafif, daha sağlam ve yüksek sıcaklığa daha dayanıklı malzemelerin kullanılması ile daha küçük ölçekte fakat daha büyük hız ve kapasitede bilgisayarlar yapılabilecek.

Ayrıca nanoteknoloji uzay biliminin ilerlemesinde de büyük katkı sağlıyor. Radyasyonu ve sıcaklık değişimlerini daha iyi absorbe edebilen kompozitlerin üretimi ile uzay teknolojilerinde ilerlemeyi sınırlayan en önemli faktör olan malzeme konusu sorun olmaktan çıkıyor.

Tekstil için de devrim niteliğinde gelişmelere yol açan nanoteknoloji sayesinde leke tutmayan, bakteri barındırmayan, kokmayan, yanmayan, buruşmayan, hidrofobik (su tutmayan) kumaşlar üretilebiliyor. Ayrıca giysilere yerleştirilen nanosensörler sayesinde hayati veriler sürekli kontrol altında tutulabilecek.

Gıdaların duyarlı ve karmaşık yapılarından dolayı nanoteknoloji gıda sektöründe diğer sektör kadar hızlı ilerlemiyor fakat son yıllarda yeni ambalaj üretimi, biyoaktif maddelerin taşınması ve patojenlerin tespiti konusunda nanopartiküllerden ve nanosensörlerden yararlanılıyor.

Hemen her sektörde öncü kuvvet olarak sınırları kaldırmayı başarabilen nanoteknolojinin bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendireceğini tahmin etmek için uzman olmak zorunda değiliz diye düşünüyorum.

  ROBOTLAR VE İŞSİZLİK

20. yüzyılın başlarından itibaren hayatımıza giren robotları ve geleceğimizde ne düzeyde var olacaklarını tartışmaya gerek yok. Ama özellikle 21. yüzyıldan itibaren robotların endüstriyel amaçlar için kullanılmaya başlaması ile yeni bir sorun gündeme geldi. Robotlar işimizi elimizden alacak mı?

Oxford Economics e göre robotlar 11 yılda dünya genelinde imalat sanayinde çalışan 20 milyon kişiyi işsiz bırakabilir. Ayrıca şirket raporuna göre her robot 1,6 kişiyi işsiz bırakıyor.

Özellikle endüstride bir iş ne kadar fazla tekrara dayanıyorsa otomasyona dolayısıyla robot kullanımına o kadar müsait oluyor. Bakım ve enerji giderleri haricinde hiçbir masrafı olmayan bu aygıtlar yorgunluk, hastalık, izin, performans düşüklüğü gibi sebeplerden dolayı da iş kayıplarına neden olmuyor. Bu sebeplerden dolayı robotlaşmanın yüzde 30 artışı dünyanın gayri safi milli artışına 5 trilyon dolar ekleyecek.

Özellikle imalat sektöründe robotlaşmanın artışı ile bu sektörde çalışan insanlar ulaşım, inşaat, bakım ve hizmet sektörüne yöneliyor. Fakat bu sektörlerde otomasyon için uygun sektörler.

Robotlar bir yandan mevcut iş dallarında istihdamı azaltırken diğer yanda da yeni iş kollarının oluşmasına öncü oluyor. Sanayi devriminde işsiz kalacağını düşünen milyonlarca insan makineleşme sayesinde yeni mesleklere (makine üretimi, bakımı, onarımı, geliştirilmesi, otomasyonu gibi) sahip olmuştu. Tıpkı bu durum gibi robotların yaygınlaşması ile robot bakım onarımı, üretimi, kodlanması gibi yeni iş alanları oluşacak. Tabii ki bu alanlarda çalışmak için vasıflı işçi olmak gerekecek. Yani nitelikli olanların devam edeceği niteliksizlerin de yolda kalacağı sosyal evrim burada da devreye girecek.

Tüm bunların yanı sıra robotlar yakın gelecekte duygu, his, sosyal zekâ ve yaratıcılık gerektirecek işlerde insanların önüne geçebilecek gibi görünmüyor.

Robotlar bizi işimizden edecek mi sorusuna benim cevabım ise; en azından yakın gelecekte robotlar üzerimizdeki iş yoğunluğunu alıp bizleri daha faydalı uğraşlar için serbest bırakacak.

Yeterince gelişmiş bir teknoloji sihirden ayırt edilemez.

Arthur C.Clarke

https://1000kitap.com/Selimisp