Ekonomi biliminin karmaşık, tam olarak anlamlandırılması zor, kesin kuralları olmayan ve disiplinler arası bir alan olduğunu düşünüyorum. Öyle ki konunun uzmanları, teori sahibi otoriteleri dahi birçok noktayı gri olarak bırakmış. Adam Smith gibi büyük bir teorisyen piyasaların “görünmez bir el” tarafından yönlendirildiğini söylemiştir. Peki, bu kadar karmaşa ve bilinmezlik içerisinde hayat mücadelesi veren ve bir gün ekonomik özgürlüğe kavuşup artık çalışmak istemeyen “sade” vatandaşlar bu keşmekeş içerisinden çıkıp özgürlüklerine nasıl kavuşacaklar.
Kategori: Kişisel Yazılarım (page 1 of 3)
Descartes “En iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyılların en büyük insanlarıyla konuşmak gibidir” der. Kısacık ömrümüze birden fazla hayat sıkıştırmanın, görmemizin mümkün olmadığı uzak geçmişe bakmanın, bugünü avucumuzun içine almanın ve geleceği mümkün oldukça doğru kurgulamanın kısacası mutlu olmanın en doğru, en keyifli ve en pratik yolu kitap okumaktır.
Modern dünyada neredeyse nefes almadan peşinden koştuğumuz para ardından gelmesini umut ettiğimiz mutluluğu bize temin edebilir mi? Göz kamaştıran hayatları ile her gün arz-ı endam edenler gerçekten mutlu mu yoksa mutlu rolü mü yapıyor? Peki, akşam evine ekmek götürmek için bütün gün koşturmak zorunda olan ya da onlar kadar şanslı olmayan işsiz insanlar ne kadar mutlu? Materyalizm altın çağını yaşarken bize sunduğu yüksek hayat standardı ve yaşam konforunun karşılığında bizden neler aldı?
NANOTEKNOLOJİ
Nanoteknoloji de tıpkı üç boyutlu yazıcılar gibi çoktan hayatımıza girmiş bir olgu. Hatta şuan ülkemizde lisans düzeyinde nanoteknoloji mühendisliği eğitimi veren üniversiteler dahi var. Maddenin atomik, moleküler ve supramoleküler düzeyde kontrolü olarak tanımlanan nanoteknolojiyi biz daha ziyade kullanım alanları ile biliyoruz.