Tarih boyunca toplum ve onu oluşturan insanlar arasında hep yumurta tavuk ilişkisi olmuştur. Fakat son yüz yılda teknolojinin öngörülemez hızda ilerleyişinin de ciddi etkisi ile gittikçe bireyselleşen insanların toplum üzerinde etkisi aksi yönde meydana gelen etkiyi yenmiş durumda. Artık toplumlar nesillere değil nesiller toplumlara yön vermeye başladı. Hâl böyle olunca da toplumbilimciler, siyasiler, ekonomistler kısacası bu kuşak ayrımlarının ve davranışlarının bilgisini değerlendirebilecek herkes bu konuya ilgi göstermeye başladı. Peki, son dönemlerde gittikçe popülerleşen bu kuşaklar nedir?

20. yüzyılın ikinci çeyreği ile başlayan ve günümüze kadar devam eden zaman dilimini on beş – yirmi yıllık parçalara bölerek bu kuşakları bulabiliyoruz. Akla ilk gelen soru bu kuşak farklarını öğrenince ne elde edeceğimiz oluyor. Kuşak konusunda ülkemizdeki en etkin isimlerden birisi olan Evrim Kuran bunu bize bir cümle ile çok güzel özetliyor. “ Bir kuşağı anlamak bir dönemi anlamaktır”.

Kuşak

Bilinen dünya tarihine göre iletişim kaynaklarının ve ağının zirve noktasını yaşıyoruz. Hemen herkesin şikâyet ettiği, kabul ettiği fakat bir türlü çözüm üretemediği temel konulardan birisi insanlar, gruplar ve nesiller arasındaki iletişim kopukluğu. Muhakkak her insan farklı mizaç ve yaratılışta fakat teorik dahi olsa kuşakların sahip olduğu özellikleri bilirsek en azından yakın çevremiz ile daha iyi iletişim kurabileceğimiz kanısındayım. Hem dünü hem bugünü hem de yarını bir arada bulunduran bu kuşak konusu bizim için olağanüstü bir araç aslında. Bu multidisipliner konu doğru verilerle desteklenirse bir maymuncuk gibi kullanılabilir. Kuşaklar arası geçişleri iyi analiz edersek geçmişi bir kaldıraç olarak kullanıp yarın için doğru öngörülerde bulunabiliriz.

  1. Sessiz Kuşak (Silent Generation)

1925-1945 yılları arasında doğanları kapsayan bu kuşak aslında adının hakkını veriyor. Birinci dünya savaşının izleri henüz taze iken dünyaya gelen bu nesil çocukluk ve gençlik yıllarında da İkinci dünya savaşını gördü. Kıtlık, yokluk, savaş ve mücadele ile geçti ömürleri. Tüm bu nedenler bu kuşağın düşünce ve davranış biçimini değiştirdi. Gençlik yıllarında başarı, güç ve iyi bir gelecek için çok çalıştılar. Otoriteye diğer nesillerden daha saygılılar. Uyumlu ve kanaatkâr bir nesil oldukları için kadercidirler. Bu nesil bilinen kuşaklar içerinde en genç ebeveyn olan nesildir.

  1. Bebek Patlaması (Baby Boomer)

Son dönemlerde özellikle sosyal medyada gençler tarafından sıklıkla kullanılmaya başlayan biraz da saygısızca sayılabilecek “ OK Boomer”  ifadesinin muhatabı olan nesil. 1946 – 1964 yılları arasında doğan bu nesil şuan hayatın birçok noktasında büyük oranda etkin. Bu neslin adının bebek patlaması olmasının sebebi ise İkinci Dünya savaşının ardından neredeyse tüm dünyada artan doğum oranları. Bu kuşak insanları disiplinli ve çalışkan olup dönemlerinde teknoloji gelişme hızı çok fazla olmadığı için teknoloji ile araları pek de iyi değildir. Doğum kontrolünün de devreye girmesi ile ebeveynlerine nispeten daha az çocuk sahibidirler. Hem ebeveynlerine hem de çocuklarına bakmak zorunda kalan bu kuşak muhtemelen bu sebepten dolayı diğer jenerasyonlar ile iyi anlaşır. Ülkemizde pek geçerli olmasa da bu kuşak insanları genellikle genç yaşlarda sol, ileriki yaşlarda ise sağ eğilimli siyasi görüşlere sahiptirler.

  1. X Kuşağı

Kendilerinden önceki kuşaktan ve sonraki kuşaktan daha az nüfusa sahip olan bu nesil 1965 – 1979 yılları arasında doğmuştur. Diğer kuşaklar ile en iyi anlaşan kuşak olduğu söylenebilir. Tipik bir ortanca durumundadırlar. Yani sivri ve karakteristik pek fazla özellikleri yoktur, bir geçiş kuşağıdır. Bugün iş hayatındaki liderlik koltuklarında büyük oranda bu nesil oturuyor. Adeta çalışmak için doğmuşlardır ve sanırım yine bu sebeple bankalara en çok borcu olan nesildir.    

  1. Y Kuşağı (Millennials)

Birçok şeyi son kez birçok şeyi de ilk kez yapan nesil sözü 1980-1995 arası doğan bu kuşağı tam olarak tanımlıyor. Geniş aileleri gören son nesil oldukları için yaşlılara karşı birazdan bahsedeceğimiz Z kuşağı kadar umursamaz ve duyarsız değiller fakat bireyselliğin ön plana çıktığı bir devirde yaşamalarından dolayı önceki kuşaklar kadar uyumlu bir nesil de değil. Saygıyı hak edene gösterme düsturuna sahipler. Çocukluğunu hem sokakta hem de bilgisayar başında geçirmiş şanslı bir kuşak. X kuşağının aksine çalışmak için yaşamıyor yaşamak için çalışıyor. İş onlar için sadece hayallerini gerçekleştirmek için gerekli olan maddi gelirin kaynağı. Bu kuşak çok geç yaşta evlendiği için ebeveynleri ile beraber yaşama oranları yüksek. Girişimci bir yapıya sahip olan bu neslin dijital okuryazarlıkları yüksek ve hemen her platformda kendilerini iyi ifade edebiliyorlar. Bu neslin toplumun kodlarını yeniden yazdığını söylemek mümkün.

  1. Z Kuşağı

1996’dan sonra doğan bu kuşak hakkında kanıtlanmış çok fazla veri yok aslında. Çünkü büyük bir çoğunluğu hala çocuk ve henüz sosyal hayata geçişlerini tamamlamadılar. Fakat güncel davranış ve tutumları bizlere fikir veriyor. Bu kuşak için bireyselliğin zirve yaptığı nesil denilebilir. Y kuşağı gibi otoriteye karşı olmakla beraber temel farkları umursamaz oluşları. Teknolojinin içine doğmuş olmaları onları çabuk sıkılan ve sürekli dikkati dağılan bir nesil yapıyor. Teknoloji sayesinde hızlı öğreniyorlar fakat yine aynı sebepten dolayı derin öğrenmeyi gerçekleştiremiyorlar. Yani öğrenmekten düşünmeye fırsat bulamıyorlar. Dijital okuryazarlıkları Y kuşağı kadar iyi değil çünkü her şeyi hızlı tüketiyorlar.

https://1000kitap.com/Selimisp

Derin okumalar için tavsiye;

  • TELGRAFTAN TABLETE – EVRİM KURAN