• Erzurum; Hiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbinde geçirdiği tecrübenin acılığı burada olduğu kadar vuzuhla görülmez. Bu eski ressamların tasvir etmekten hoşlandıkları şekilde, ölümün zaferi idi. Dört yıl bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetler çekilmiş, ölüm her yana doludizgin saldırmış ve seçmeden avlamıştı. Uğursuz tırpan durmadan bir saat rakkası gibi işlemiş, rasgeldiği her şeyi biçmişti. Bununla birlikte nüfusu 60.000’den 8.000’e inen Erzurum milli mücadelede ön ayak olmuştu.
  • Eski Erzurum’da ticaret hayatı ve kervan yolu otuz iki sanatı beslerdi.
  • Toprak sahiplerinin kızlarından alınan kadınlara “paşa” denir, esnaf zümresinden seçilenler yahut dışarıdan alınanlar veya cariyelikten gelenler “hanım” olurdu.

  • Son zamanlarda “ulema” sınıfı üç dört büyük aileden ibaretti. Solakzadeler, Kadızadeler, Müftizadeler, Gözübüyükler. Beş şehir.
  • Bursa; Kuruluş asrından sonra Bursa, sevdiği ve büyük işlerinde o kadar yardım ettiği erkeği tarafından unutulmuş, boş sarayının odalarında tek başına dolaşıp içlenen, gümüş kaplı küçük el aynalarında saçlarına düşmeye başlayan akları seyrede ede ihtiyarlayan eski masal sultanlarına benzer.
  • İslam ulemasının ve şeyhlerini tarihteki rolü kadar tezatlı hiçbir şey yoktur. Bir taraftan fitneyi ortadan kaldırmak veya ona yol vermemek için en çetin istibdatlara razı olurlar. Diğer taraftan da cezbeleri tutunca en olamayacak zamanlarda hakikatleri söyleyerek sözün ayağa düşmesine ve fitne kapılarını ardına kadar açılmasına sebep olurlar. Beş şehir
  • İstanbul; Kendisini ebedi olduğuna inanan bir topluluk, bu mukaddes ölüler ile ahret ülkesini fethediyor, geniş imparatorluğunu onlarla ebediyette parça parça kuruyordu. Unutmayalım ki Bursa ve İstanbul, eskiler için Mekke ve Medine kadar mübarek şehirlerdi.
  • En büyük meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız, hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız. Hepimiz Hamlet ten daha keskin bir “olmak veya olmamak” davası içinde yaşıyoruz. Onu benimsedikçe hayatımıza ve eserimize daha yakından sahip olacağız. Belki de sadece aramak ve bütün kapıları çalmak kâfidir.
  • İnsan kaderinin büyük taraflarından biri de, bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir.
  • En iyisi bırakalım hatıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler.
  • Hiçbir şey kendi alın teri kadar bir insanı tatmin edemez.
  • Bizim perişanlığımız gönülleri toplamak içindir.

https://1000kitap.com/Selimisp